Ramazan-ı Şerif ve Sonrası

Tarih : 2 Eylül 2012 Pazar

Yazar : Sait Balcıoğlu



Rahmet ayı olan Ramazan ayının sonuna gelmiş bulunmaktayız. Bu feyiz ve bereket mevsiminde ilahi emre uyarak oruçlarımızı tuttuk. Nefislerimizin kötü arzularını frenledik, gurur ve kibrimizi yendik. Zekât ve fitrelerimizi ihtiyaç sahiplerine vererek hayır dualarını aldık, Teravih namazımızı kıldık, Kur’an okuduk, Mukabeleler dinledik, dargınları barıştırdık, dostlarımızla birlik ve beraberliğimizi pekiştirdik. Eş, dost ve akrabalarımızla iftar sofralarında buluştuk, günah ve hatalarımıza tövbe ettik. Yüce Rabbimize dua ve tövbelerimizin kabulü için niyazda bulunduk, Rabbimize karşı kulluk vazifelerimizi yerine getirmeye çalıştık. Böylece camilerimiz cemaatle kılınan namazlarla ayrı bir canlılık kazandı. Kubbelerimizde tekbirler, dualar ve Kur’an tilavetleri yankılandı. İşte bu güzellikleri ve kazanımları hayatımızın bütün alanına yaymalıyız. 

Unutmayalım ki Allah’a karşı kul olma sorumluluğumuz mevsimlik açan çiçekler gibi sadece Ramazan Ayına mahsus değildir. Allah’ın emir ve yasakları, mevsimlere göre değişen şekillenen, mevsim geçince çıkarılıp bir kenara bırakılan elbiseler gibi de değildir.Bunun için Ramazan ayı boyunca aksatmadan yerine getirmeye çalıştığımız ibadetlerimizi devam ettirmeliyiz. Terk ettiğimiz kötü alışkanlıklara, günahlara geri dönmemeliyiz. Ramazan ayında bırakılan kötü alışkanlıkların terk edilmesi ne kadar sevindirici ise Ramazan bitince günahlara ve kötülüklere tekrar dönülmesi de o kadar üzücü ve düşündürücüdür.

Bilindiği gibi insanın maddi ve manevi ihtiyaçları vardır. Vücudumuz maddi gıdalarla beslendiği gibi ruhumuz da manevi gıda olan ibadetlerle devamlı beslenmelidir. Nasıl haftada bir veya yılda sadece bir ay yiyip içmek sureti ile bedenin maddi ihtiyaçları karşılanmıyor ise haftada bir Cuma namazı kılmak veya yılda sadece Ramazan ayında ibadet etmekle manevi ihtiyaçlarda karşılanmış olmaz Dolayısıyla Ramazan ayında kazandığımız güzel huy ve amelleri hayatımız boyunca devam ettirmeliyiz. Zira ömrün en hayırlısı ibadetlere sabır göstererek Allahın rızası doğrultusunda sürdürülen ömürdür. Kadın erkek tüm inananlar büluğ çağından sonra son nefesine kadar Allaha ibadet etmekle yükümlüdürler. Kimi insanların ‘’Yaşım daha genç yaşlanınca yaparım, işim var sonra yaparım vb değişik bahaneleri ileri sürmenin ne derece yanlış olduğunu Kur’an’ı Kerim’de Allah’u Teala ”Ölüm sana gelinceye kadar Rabbine ibadet et”(Hicr süresi 15/99) emri bunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

Şüphesiz nefislerini kontrol altına alarak, Yüce Allah’a ve topluma karşı sorumluluklarını yerine getiren müminler Ahiret yurdunda karlı çıkacaklardır. Bu konuda Peygamberimizin (S.A.V) bir hadisi amellerimizin nasıl olması gerektiği hususun da bizlere yol göstermektedir. ”Allah katında amellerin en güzeli az da olsa devamlı olanıdır.” (Müslim, Fezail 75)

Bizleri daha nice Ramazan aylarına sıhhat ve afiyet içinde gönül huzuru ile buluşturmasını Yüce Allah’tan niyaz ederim.