Msg Nedir?

Tarih : 29 Ocak 2010 Cuma





MSG adında bir yiyecek katkı maddesi var : MONO SODYUM GLUTAMAT

Yiyeceklere katıldığında, o yiyeceğin tadının beyin tarafından güzel
Olarak algılanmasını sağlıyor. Tatlı, tuzlu, acı fark etmiyor.
Hangi yiyeceğe katılırsa lezzetliymiş gibi geliyor. O yüzden gıda
üreticilerinin bir çoğu MSG'yi karlı olduğu için kullanıyorlar.

MSG ZARARLI MI ?

Buna okuduktan sonra siz karar verin.

Bu madde Nörotoksin. Sinir hücrelerine zarar veriyor. Merkezi sinir
sistemi tahribatı ve buna bağlı olarak ALZHEİMER, PARKİNSON, HUNTİNGTON hastalıkları, SARA
(Epilepsi) Retinal dejenerasyon (Göz retina tabakası hasarı) Yağ birikimi, doyma
mekanizmasında bozukluk, obezite. Büyüme hormonu baskılanması. Pankreas hasarı, insülinde
artış, ve buna bağlı diyabet.

Böbrek ve karaciğerde ciddi hasarlar. Bu madde hamilelerde plasenta
bariyerini geçebiliyor, anne karnındaki bebek de aynı tahribatlara
maruz kalıyor.

Özellikle çocuklarımızın hatta büyüklerin de çok severek yediği
CİPS'lerde çok kullanılmakta. Hazır köfte harçları, Et suyu
tabletleri, Hazır çorbalar, Dondurmalar, renkli yoğurtlar ve benzeri
bir çok üründe var.

Şimdi diyeceksiniz ki, Madem bunca zararı var, neden kullanıyorlar?.
Küreselleşen dünyada, ticaret de küreselleşti. Küresel ticaret devleri
insaf, merhamet gibi duygularla asla çalışmaz. Onların amacı çok kar etmek, çok daha
büyümektir.

Bu mamuller, al benisi olan renklerde ve janjanlı ambalajlarda sunulur.
Televizyon, gazete ve duvar reklamlarında onlara sıkça rastlarsınız.
Sadece maddesel tadıyla değil, görsel yollar ile de beyinlerimize
kazınır adeta.

Basit bir hesap yaparsak, ucuz zannedilen bu ürünleri çok pahalıya
tükettiğimizi görürüz.
Mesela Cips. Semt pazarlarında 3 kg . patatesi 1 TL ye alabilirsiniz.
Oysa ki 50 gram CİPS 1 liradır.
Yani 1 kg . Cipsi, 20 ytl.den tükettiğimizin farkında bile değiliz.

Olumsuz etkileri de cabası. bu mamulleri üretenler !....
Kendi ürettiklerini asla yemezler, içmezler. Onların gıdaları organik
ve doğaldır.

Son zamanlarda organik tarım yapan çok güçlü özel şirketler türedi,
burada itina ile yetiştirilen ürünleri semt pazarlarında göreniniz var mı?
Ben henüz rastlamadım.

Gelelim genel sağlık boyutuna;
Son 25 yıla dikkatle göz atacak olursak, çocuk yaşta diyaliz cihazına
bağlı yaşamaya mahkum edilenler,
çok küçük yaşta şeker hastalığı ile tanışan çocuklar, obez çocuklar,
asabi çocuklar,
9-10 yaşında buluğ çağına girenler, çeşitli nedenlerle engelli
doğanlar ve bu sayının
ülke nüfusunun % 12'sine çıkması ve benzerleri.

Ve sizlerinde aklınıza gelebilen yeni hastalıklar. Hastalıkları
üretenler, ilaçlarını da ihmal etmediler.

Bu da madalyonun diğer karlı yüzüdür. Karbondioksitli meşrubatlardan,
sakıncalı hazır gıdalara varana kadar bir çok yerde çeşitli uyarılar yazıldı, çizildi. Durumun
ciddiyetini anlayabilenimiz var mı?

Bu sorunun cevabı, tüketim miktarıdır.

Şimdiki eğitim sistemimiz endüstri, tarım, genel kültür alanında
yetersiz kaldığından,yeni nesiller tehlikenin farkında değildirler.

Emperyalist devletler, egemen olmak istedikleri toplumun eğitimli
olmasını istemezler.Onlar için önemli olan kendi halkları ve elde edeceği yeni sömürü
kaynaklarıdır.

Her yıl eskiyen, yaşam kaynakları azalan, küresel ısınma ile kuraklık
tehlikesi yaklaşan bir dünyada, küresel güç olan emperyalist devletlerin acımasızlığının arttığı bir dünyada, dengelerin ve haritaların değiştirilmek istendiği bir dünyada
yaşadığımızı asla unutmamalıyız.

Dünyanın en güzel coğrafyasında yaşadığımızı da asla unutmamalıyız.
Gelin bu güzelim yurdumuza hep beraber sahip çıkalım.

YARIN ÇOK GEÇ OLMADAN !.....

Vücudumuz Sigarayı Nasıl Sindiriyor?

Tarih : 20 Ocak 2010 Çarşamba


Sigara üreticileri, 1998 yılında sigaraların içinde bulunan maddeleri yazmaya mecbur bırakıldılar. Sigaranın 4 binden fazla kimyasal bulunduğunu biliyoruz içinde. İşte sigarada bulunan en tehlikeli 10 kimyasal madde:

Amonyak: Nikotinin emilim oranını artırmak için kullanılıyor. Amonyak Sıvı gübrenin de temel maddesi.

Arsenik: Tütün bitkisinde tarım ilacı olarak kullanılan arsenik, fareleri öldürmek için de kullanılıyor.

Kadmiyum: Filtrede bulunan ve tütünün Asitli topraktan topladığı Metalik Bileşen, cep telefonlarının pilinin şarj edilmesinde kullanılıyor.

Formaldehid: Sigara dumanının ikincil ürünü ve renksiz bir gaz olan formaldehid, ölü vücutları mumyalamakta kullanılıyor.

Aseton: Ojeleri de çıkarmada ve tuvalet temizliğinde kullanılıyor.

Butan: Sigara yakmaya yardımcı. Çakmak gazı olarak kullanılıyor.

Propilen Glikol: Bırakmayı önlemek için sigaralara ekleniyor. Nikotinin beyne ulaştırılmasını hızlandırıyor.

Terebentin: Özellikle mentollü sigaralarda kullanılan bu yağ, boyayı inceltmede ve tahtanın verniğini soymada kullanılıyor.

Benzen: Yanan sigaradan çıkan yan ürün olan benzeni Tarım ilaçlarında ve benzinde bulabilirsiniz.

Kurşun ve Nikel: Bu metaller de sigarada bulunuyor.

Peki Vücudumuz bu şeyleri nasıl sindiriyor?

Aslında, sindiremiyor. Vücut, her parçasını tam olarak ememiyor dumanın. Sigaradaki zararlı Kimyasallar vücudunuzun her hücresini hırpalıyor. Duman; Kanı, cildi, akciğerleri, kalbi, tat ve koku alma duyularını ve dumanla her yeri etkiliyor eden temas.

Sigarayı bırakır bırakmaz, vücudunuz forma girmeye başlar. Kirpiksi ince Tüyler uyanır ve tekrar Süpürme işlemine başlar, tat alma tomurcuklarınız, üzerindeki katranla Savaşır. Oksijen yeniden ve vücudunuzun diğer bölümlerine tam gaz pompalanır kalbinize. Günler, aylar, yıllar içinde kendinizi asla sigara içmemiş gibi hissedersiniz.

Sigara vücudumuza ne yapıyor?

Günde bir paket sigara içenler, her yıl akciğerlerine bir fincan dolusu katranı biriktiriyor. Az katranlı sigara ise efsaneden ibaret. Sigara üreticileri, mideye indirdiğiniz Katran miktarını azaltmak için SİGARANIN filtresine küçücük delikler açtı. Maalesef, Sigarayı tuttuğunuzda parmaklarınız bu deliklerin çoğunu kapatıyor ve düşük katranlı sigara içenler dumanı daha fazla derinlere çekiyorlar.

Dumanda bulunan Kimyasallar, hemen kan dolaşımı sisteminizin içine emiliyor. Buradan, kalbinize ve vücudunuzun herhangi bir yerine doğru gidiyorlar. Kalbiniz, Sigarayı yakar yakmaz daha hızlı çarpmaya başlıyor. Bu da 36 bin fazladan kalp atışı anlamına geliyor günde. Sigara dumanı düzensiz kalp atışına ya da aritmiye neden olabiliyor. Kanınızdaki oksijen seviyesi azalıyor, çünkü sigara içtiğinizde üretilen Karbonmonoksit, vücudu bunun oksijen olduğuna inandırıyor. Vücut hücrelerinizin halen oksijene ihtiyacı olduğu için Kalbiniz bu oksijeni sağlarken fazla Mesai yapıyor.

Düzenli olarak sigara içmeye devam ederseniz, tat ve koku alma duyunuz da zayıflıyor. Çünkü Katran Dilinizi ve burun geçitlerinizi kaplıyor. Bu nedenle birçok sigara tiryakisi, yemeklerin tadının ve kokularının fark edilir oranda değiştiğini söylüyor.

Sigara içenlerin çoğu, hasarın Akciğer, kalp, kan damarları ile tat ve koku alma duyusunda oluştuğunu düşünüyor. Birçok kişi, SİGARANIN ciltlerine verdiği zararı önemsemiyor. Ciltteki kan damarları Sigarayı yaktığınızda daralıyor ve Cildin sahip olduğu oksijen miktarı da sınırlanıyor. Bu da cildinizin kırışması anlamına geliyor. Sigaraya yeni başlayanlarda, gözlerin çevresinde ve Ağız kenarlarında derin, koyu çizgiler oluşuyor. Cildin rengi grileşiyor ve yüz hatları süzülüyor. Sigara, ayrıca daha erken yaşlanmanıza neden oluyor.

Özetle; Sigara sağlığımı9z için mutlaka
elveda dememiz gereken bir zehir...

Tahir Armutçuoğlu Antalya Atletizm Kros Koşularında

Tarih : 19 Ocak 2010 Salı



29 Ekim cumhuriyet koşularında da birinciliği kaptırmayan Tahir Armutçuoğlu, Antalya'da düzenlenen 2009-2010 liseler arası 16-18 yaş grubu kros koşularında, 120 kişi arasında 12. oldu.

Yarışa katılanlardan en az 80 kişinin branşının atletizm olduğu göz önüne alındığında,bu yarışta 12. olmanın da büyük başarı olduğunu söyleyen Tahir ARmutçuoğlu, kendisinin amatör olduğunu,ilerde bir gün hedefinin dünyada türkiyeyi temsil etmek olduğunu söyledi.

Biz de kendisine başarılar diler, başarı haberlerini beklediğimizi belirtmek isteriz.

Sevmek


Sevmek için o kadar fırsatımız olmasına karşın dünyada o kadar az sevgi vardır ki. İnsanlar yalnız ağlamakta, yalnız ölmekteler. Çocuklara kötü muamele edilmekte, yaşlılar son günlerini sevecenlik ve sevgiden uzak geçirmektedirler. Sevgi gösterisine bu kadar çok ihtiyaç olan bir dünyada, yaşamımızdaki insanlara sadece ...sıcak bir kucaklama ya da uzatılan bir elden daha karmaşık olmayan bir hareketle yardım edecek büyük bir gücümüz olduğunu anlamak çok önemlidir. Avila'lı Teresa şöyle yalvarmaktadır: "Pek çok sevgi eylemine alıştırın kendinizi, çünkü bunlar ruhu tutuşturur ve eritir."

Dünyayı daha iyi, daha sevgi dolu bir yer yapmak için neler yaptığımızı düşünmek için en uygun zaman günün sonudur. Geceler boyunca aklımıza hiçbir şey gelmiyorsa, dünyayı daha iyiye doğru nasıl değiştirebileceğimizi düşünmek için de uygun bir zamandır bu. Öyle çok büyük boyutlu şeyler yapmamıza da gerek yoktur; var olan basit şeyler üzerinde bir şeyler yapmak da yeterlidir: Etmediğimiz bir telefon, yazmayı ertelediğimiz o not, takdir etmediğimiz o iyilik. İş sevgiyi vermeye gelince fırsatlar sonsuzdur ve bunu hepimiz yapabiliriz.

Köyümüzdeki Ağaçlar Yeşermeye Başladı



Çevre ve Orman Bakanlığı'nın Türkiye'yi ağaçlandırma kampanyası kapsamında, köyümüzdeki kıraç ve ormansız alanlara dikilen çam ağaçları kendini göstermeye başladı.

Köyümüz sınırları içinde yer alan Beşpınar, Sıtma pınarı, Çampınarı, Bozyaka, Kavakdibi ve Kavşak mevkilerine dikilen çam ağaçları, köyümüze ayrı bir güzellik katmaktar.

Emeği geçen herkese teşekkür eder, hizmetlerin devamını bekleriz.